AbLanızStyLe..
Mesaj Sayısı : 314 Yaş : 28 Nerden : EskiŞehiR (h) Kayıt tarihi : 10/12/08
| Konu: Gerçek Bir Futbol Efsanesi Paz Ara. 14, 2008 4:01 pm | |
| O güne kadar İstanbul da dahil hiçbir kentte organize taraftar yoktur. Organizasyon bir tarafa, bir tribünün toplu halde tezahürat yapmasına ve özgün besteler geliştirmesine de rastlanmamıştır.."
Eskişehirspor ilk maçını Kasımpaşa ile kendi sahasında oynar. İlk maçı belli fabrikalardan geleniz sayıda isçi seyreder. Eskişehirspor’un kendi sahasındaki ikinci maçında seyirci şayisi artsa da, tribünlerde diğer kentlerden farklı bir görüntüye rastlanmaz. Adana Demirspor maçına kadar sürer bu durum.
Eskişehirspor- Adana Demirspor maçında tribünler tıklım doludur. Maçtan önce, takim elbiseli, kravatlı bir adam tribünleri tek tek dolaşır, arkadaşlarıyla birlikte besteledikleri tezahüratları öğretir insanlara. Tezahüratları öğretmekle kalmaz, futbol maçının nasıl seyredilmesi gerektiğini, dünyadaki renkli tribün örneklerini anlatır seyircilere. Maç sırasında tribünleri bir el hareketiyle oturtup kaldıran bu adam, daha önce Türkiye'de görülmemiş bir organizasyonu gerçekleştirir. Onbinlerce seyirci ortalığı "es es es ki ki ki eski eski es." diye inletir. Bu Türk futbolunda yeni bir çağın başlangıcıdır. Bu başlangıcın mimari da o dönem DSI'de 27 yasında bir memur olan Orhan Erpek, bilinen adıyla Amigo Orhan’dır."
İlk maçta yaşananlar Eskişehir basta olmak üzere tüm Türkiye'de büyük yankı yaratır. İstanbul basını Amigo Orhan'dan "dünyanın en büyük orkestrasını yöneten adam" diye bahseder. Amigo Orhan ve arkadaşları eleme maçlarında deplasmana gidişleri de organize etmeye başlarlar. Eskişehirspor taraftarı ilk deplasmana Bursa'ya gider. 10 binden fazla insanin Bursa maçına gitmesi de Türkiye için büyük soktur. Maçtan önce kentte adeta seferberlik ilan edilir, fısıltı gazetesi aracılığıyla organizasyon örgütlenir."
Eskişehirspor tribünleri, kısa zaman sonra turist çekmeye baslar. İstanbul’dan ve Anadolu kentlerinden futbolseverler, Eskişehirspor efsanesini ve Amigo Orhan’ı yerinde görmek için kente gelmeye baslar. Maç biletleri karaborsaya düşmeye başlamıştır. O günleri 602li yılların sonunda düzenli olarak Eskişehirspor maçlarını takip edenlerden biri olan Bursalı işadamı Nevzat Ilseven2den dinliyoruz:
"1966 yılında Eskişehirspor’un olaylı Bursa deplasmanında ben de Bursaspor tribünlerindeydim. O zaman profesyonel futbol gelişmemişti, biz de laf olsun diye gitmiştik maça. Eskişehirspor tribünlerine hayran olmuştum, siz 10 bin kişi dediniz, ama daha fazlalardı sanırım. Maçtan sonra çıkan olayları bir tarafa bırakalım, hayatımda gördüğüm en şaşırtıcı görüntülerdi. Bu maçın ardından ben de Eskişehirspor’un Eskişehir’deki maçlarına gitmeye başladım. En kötü maçlarında bile tribünlerde çatlak ses çıkmayan acayip bir yerdi. Sadece ben değil, bütün Anadolu Eskişehirsporluydu o zaman. Ama Bursa ve Eskişehir arasındaki rekabet nedeniyle ben Bursa'da pek belli etmezdim Eskişehirsporlu olduğumu. Eskişehir’de de Bursalı olduğumu söylemiyordum ama. Eskişehirspor maçlarından dönüşte arkadaşlarıma anlatırdım tribünleri. Zaten aradan biraz zaman geçince Eskişehir Eskişehir maçlarına Bursa'dan gitmeye başlayan beş kişi olmuştuk. Ciddi ciddi turizmdi bu. Peribacalarını görmeye gider gibi Eskişehirspor tribünlerini görmeye gidiyorduk. Yalnız biz değildik giden, bir sürü insan gelirdi Eskişehir dışından. Bugün futbolu seviyorsam, bunun başlangıcı Eskişehirspor tribünlerinin görkemine dayanır. O görkem bizi genç yasta etkiledi ve kentimizin en büyük rakibinin taraftarı olduk, Eskişehirspor tribünleri gibi bir şeyi Türkiye görmedi. Biraz iddialı olacak, ama o örgütlenmeyi dünyada başka bir takimin gördüğünü de sanmıyorum. İstanbul’a 200 bin kişilik stada yapılsa bile o uyum, o enerji yakalanamaz gibi geliyor bana" | |
|