I.Fatih Sultan Mehmed beyaz atına binmiş, ordusunun önünde, İstanbul’a ilk defa giriyor. İki yanında, onu yetiştiren hocaları Akşemseddin, Molla Hüsrev, Molla Gürânî... Şehir halkı, yol boyunca dizilmiş; heyecanla Türk ordusunu karşılıyor.
Bu arada halkın arasından birçok kimse, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için birbirleriyle yarışıyor. Hepsi de Akşemseddin’i ak sakalıyla, ağır duruşuyla padişah sanıp, çiçekleri ona sunmaya çalışıyor. Akşemseddin, atını geri geri çekip, gözucuyla Fatih’i göstererek:
-“Sultan Mehmed odur, çiçekleri ona veriniz.” demek istiyor.
Fatih Sultan Mehmed, çiçeklerle kendisine doğru yönelenlere hocası Akşemseddin’i göstererek:
-“Gidiniz, çiçekleri ona veriniz. Sultan Mehmed benim, ama o benim hocamdır.” diyor.
II.Mustafa Kemal ******’ün bir köye yolu düşmüştü. Her zaman olduğu gibi, köyün ilkokulunu ziyaret etti. Okul bahçesinde oynayan çocuklarla ilgilendi, oyuna katılmayan bir öğrencinin derdini dinledi. Zil çalınca öğrencilerle birlikte sınıfa girdi. Genç öğretmen, ******’ü öğretmen kürsüsüne davet etti. ******, arka sıralardan birine oturarak:
-“Hayır! Siz yerinizi alınız, dersinizi anlatınız. Sınıfında bir öğretmen, cumhurbaşkanından daha büyüktür.” diyerek, öğretmene ne kadar önem verdiğini göstermiş oldu.